Dramatik bir film olan 'Knight of Cups' gerçek aşk arayışına odaklanıyor. İngiliz aktör Christian Bale tarafından canlandırılan başkarakter Rick, kusursuz gerçek aşkın peşinden koşarken sadece bu aşkın uyandırabileceği büyülü hisleri yaşamayı amaçlıyor. Bu arayış tutku dolu bir aşk üçgeninin içinde fazlasıyla hayat buluyor. Suskun geçen sinema kariyerinde 'The Thin Red Line', 'Badlands', 'The New World' ve 'The Tree of Life' gibi unutulmaz başyapıtlara imzasını atan Amerikan yönetmen Terrence Mallick'in sıradaki projelerinden olan film, diğer filmlerinden aşina olduğumuz insan olma, ölüm ve aşk gibi temaları yoğun bir şekilde işliyor. Filmin birbirinden ünlü oyunculardan oluşan kastında ise Natalie Portman, Christian Bale, Cate Blanchett ve Antonio Banderas'ı görebilmek mümkün..iyi seyirler

Morgda yasayan bir vampirin hikayesini ve ölü bir kızı konu alan bir kara mizah olacak.

Evlilik yıldönümlerini kutlamak üzere evine dönen adam, karısını aşığıyla uygunsuz bir vaziyette yakalar. Onları öldürüp, öldürmeyeceğine karar verme sürecindeyken, hemen tabancasını kapıp karısına ve gitmesine müsade etmediği onun aşağılanmış, çıplak sevgilisine doğrultur. Yaşanmış bir olaydan esinlenen film, New Orleans'ın dayanılmaz kavurucu sıcağında ve 1 günlük zaman zarfında gerçekleşiyor.İcelemeler:*Bu ilginç bir film.Birincisi, sana ihanet etseler bile birini öldürmeye gücün yok.Yani onlarla konuşmalıydın karısına onu neden aldattığını sormalıydın bunu ona yapmak için bir nedeni olmalı Allah bilir neden böyle yaptı lise olayını hayalinde açıklıyor, doğru olabilir ve bence karı koca birbirini seviyor. "Demek istediğim, birini öldüremeyiz, biz insanız, kim olduğumuza biz karar veririz, Tanrı değil." Hayal gücü kısmı iyiydi, bunu yapmış olmalı, ayrıca kimseyi öldürmemeliydi. Evliliklerine bir şans daha vermiş olmalı. Mutlu son olabilir.*Evlilik yıldönümlerinde eşine sürpriz yapmak için işten eve erken geldi. Önce evde olmadığını düşündü ama sonra çantasını gördü ve orada olup olmadığına bakmak için yukarı çıktı. yukarı çıkarken karısının inlediğini duydu, sessizce ve kapıyı hafifçe açtı, karısının yatak odasında tanımadığı bir adamla seks yaptığını gördü. onlara bir şey söylemedi ve onlar da söylemedi. Onları gördüğünü bilmiyorum.Daha sonra aşağı inip silahları alıp yukarı çıkıyorlar hala seks yapıyorlar, içeri girip ikisini de vurdu. Daha sonra onları bahçesine gömdü, eve girdi, onları öldürmeden önce onlarla din değiştirdiği şeyleri hayal etmeye başladı. *Çok ilginç bir film, senaryosu. Çok iyi oyunculuk. Tüm zaman boyunca beni büyüledi. Bu film kesinlikle en iyi insanın bile talihsiz koşulların mükemmel fırtınası altında nasıl korkunç bir şey yapmaya itilebileceğini gösteriyor. Keşke daha büyük bir bütçeleri olsaydı ne yapacaklarını görebilseydim, ama bence filmin %90'ından fazlasını ana yatak odasında çekmek harika bir yaratıcı karardı ve gerçekten rahatsız edici atmosferi korumayı başardı.Adulterers izle türkçe,the adulterers izle,adulterers izle,türkçe altyazılı erotik film izle,konulu erotik film izle,yabancı erotik film izle*Filmin hikayesinin gidişatı harika. Sadece iyi bir hikaye değil, bazen filmin ne kadar önemli olduğu da iyi bir film olur. Film bittiğinde bu beni düşündürdü. Film bittiğinde "bu ne fantezi mi" diye düşünürsünüz. Ben çok beğendim.İzlerseniz sizde beğenirsiniz.

Edebiyat ögrencisi olan Anastasia Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Anastasia, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Anastasia'nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır.Grey'in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Anastasia tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çok uluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Anastasia, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.iyi seyirler

Bir yargıç ve avukat kocası, sorunlu bir ailede büyüyen bir çocuğa koruyucu ailelik yapmaktadır. Zamanla çocuğun koruyucu ailesi ile biyolojik annesi arasında beklenmedik türden bir ilişki oluşur.iyi seyirler

Brezilya’da aile ve sınıf meselelerini yeni, çağdaş ve tempolu bir tarzda ele alan film, Sundance’te başrollerindeki Regina Casé ve Camila Márdila’ya Jüri Oyunculuk Özel Ödülü kazandırmıştı, 13 yıldır Sao Paolo'da hizmetçilik yapan Val, Pernambuco'da geride bıraktığı kızı Jessica için suçluluk duymaktadır. 13 yıl sonra Val'ın hayatına tekrar giren Jessica, dengeleri alt üst edecektir. Çok geçmeden Val kendini, oturma odasıyla mutfak arasında bir ayrımın tam ortasında, hayatla yüzleşmenin yeni bir yolunu bulmak zorunda olduğu bir yerde bulur.iyi seyirler

Ukrayna kökenli Vitali Mansky, Kuzey Kore'de devletin sıkı kontrolünde ve hazırlanan senaryoya uygun bir belgesel çekmeye gidiyor. Kim İl Sung'un anma törenlerine hazırlık yapan bir küçük kız ve ailesinin yaşamına çevrilen kameraya oynanan senaryonun arka planını da gizlice çeken yönetmen bu görüntüleri gizlice ülkeden kaçırmayı başarmış. Böylece kurgu ile gerçeğin içiçe geçtiği bir Kuzey Kore belgeseli çıkmış ortaya

Fausto ve Nadine Paris'te bir otelde ilk kez buluşuyor. Her ikisi de kırılgan, yalnız ve erişilmez bir mutluluk arzusu ile saplantılıdırlar. Fausto, Fransa'ya taşınan ve başarı bulmayı umduğu bir garson olarak çalışan, ancak boşuna İtalyan bir adam. Nadine genç ve güzel bir Fransız kızdır. Birbirinize aşık olacaklar ve kaderleriyle birlikte acı çekecekler.

Beğeni toplayan romantik yapım A Christmas Tale'in Fransız yönetmeni Arnaud Desplechin'in yönetmen ve senarist olarak yer aldığı En Güzel Günlerim filmi ergenlik çağındaki gençlerin romantik hikâyesini anlatıyor. Cannes Film Festivali Eleştirmenler Haftasında En İyi Senaryo ödülü alan yapımın başrollerini ise Quentin Dolmaire ve Lou Roy-Lecollinet üstleniyor.

Genç bir kadın, sevgilisinin intikamını alması dışında, geçmişi ve nerede olduğu hakkında hiçbir anısı olmayan bir lokantada bulur. Katili bulmak için şiddetli bir göreve çıkar.

1971 yılında Parisli bir İspanyol öğretmeni ve feminist militan olan Carole, bir çift Limousin çiftçisinin kızı olan Delphine ile karşılaşırdı. Ama tanıştılar ve sadece birbirleriyle karşılaştıkları gibi, tutkuyla da aşık oldular. Ne yazık ki, Delphine'nin babası felç geçirdi ve genç kadının başka bir seçeneği yoktu, ama annesinin aile çiftliğini yürütmesine yardım etmek için eve dönmek için. Delphine tarafından çok kokan Carole, yabancılaşmaya dayanamadı ve çiftlikte sevgilisine katılmaya karar verdi. Fakat feminizm ve lezbiyenlik kolaylıkla kırsal alana ve zamanın standartlarına aktarılabilir mi?

Rahibelerden biri kardeşim ürpertici bir şekilde ona doğru hareket başladığında Katolik bir okulda bir öğrenci şüpheleri vardır. Ama kim Tanrı'nın bir kadının böyle bir şey yapacağına inanmaz çünkü herkes söyler mi?iyi seyirler